İdare hukuku, idarenin tanımını, yapısını, işleyişini, idarenin eylem ve işlemlerinin sınırını belirleyen bir disiplindir. Kamu idareleri, yasalara bağlı kalmak ve kendilerine tanınan yetki çerçevesinde hareket etmek yükümlülüğü altındadır. İdarelere verilen yetkinin aşılması ve idarenin yasaların çizdiği eylem ve işlem alanı dışına çıkması halinde gerçek kişilere karşı sorumluluğu doğacak ve yaptırımlar söz konusu olacaktır. Uygulamada, idareler sıklıkla bu çizginin dışına çıkmakta ve vatandaşların mağduriyete sebep olacak eylem ve işlemlerde bulunmaktadır. İdarenin sahip olduğu yaptırım gücü, ağır ve telafisi güç zararlara neden olabilmektedir. Hal böyleyken, gerçek kişilerin İdare karşısında hukuk ilkeleri çerçevesinde korunması zorunludur.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125. Maddesinde de belirtildiği gibi idarenin her türlü işlem ve eylemlerin karşı yargı yolu açıktır. Bu tür işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıklar ise idari yargıda görülmektedir. İdare hukukunda başvuru şekilleri ve süreler birtakım usul kurallarına bağlanmış olup usul izlenmediği ve sürelere riayet edilmediği taktirde hak kayıpları meydana gelmektedir.
Bu kapsamda müvekkillerimize verdiğimiz başlıca hizmetlerimiz;
- ➔ İdarenin sorumluluğuna ilişkin tazminat (Tam yargı) davaları,
- ➔ Hukuka aykırı idari işlemlerin iptaline ilişkin davalar,
- ➔ Ecrimisil ve el atmanın önlenmesi davaları,
- ➔ İdari para cezalarına karşı iptal davaları,
- ➔ İmar hukukuna ilişkin davalar,
- ➔ İhale hukukuna ilişkin davalar,
- ➔ Kamulaştırma ile ilgili davalar,
- ➔ Memur davaları,
- ➔ Öğrenci davaları,
- ➔ Karayolları Trafik Kanunu’ndan kaynaklanan davalar,
- ➔ İdari sözleşmelerden doğan davalar,
- ➔ Telafisi güç veya imkansız zararların meydana geleceği ve açıkça hukuka aykırılık bulunan hallerde yürütmenin durdurulması,
- ➔ Danıştay’da ilk derece mahkemesi olarak çözümlenen uyuşmazlıklara ilişkin davalar,
- ➔ İdareler ile resmi yazışma sürecinin takibi ve bu yönde ihtilaf oluşmasını engellemek amacıyla önleyici hukuk danışmanlığı hizmeti.